5 Ocak 2012 Perşembe

Alzheimer


Neydi, neydi, neydi, neydi?! Kendimize peşi sıra en çok sorduğumuz soru bu olmalı. Türkiye'de yaşamanın getirdiği bir mecburiyet olarak kendime koyduğum ilk teşhis de bittabii bu unutkanlığın en uç noktası olmalı ki en fazla etkiyi yaratabileyim. Tıpkı liseli, eşek kadar olduğum zamanlarda 5 yaşındaki halime öykünüp de "r"leri söyleyememe numarasıyla hatun tavlamaya çalışmam gibi. Acizlikten karizma, eksiden artı yapmak gibi. 

Unutkanlık sorunu benim için sadece tek bir noktada çığrından çıkıyor; o da bazı adamların "entel" sohbetlerinde okuduğu bir kitaptan, izlediği bir sinema filminden örnek verdiği nokta... Geliyor -affedersiniz- bu denyolar filmin ya da romanın karakterlerinin isimlerini bir bir, takır takır sayabiliyorlar. İşim gücüm yokmuş gibi tartışma konusundan çıkıp da bir de kendi kafamın içinde "Ha, onun da Antuan'dı değil mi lan. Oha nasıl da unutmuşum!" diye başka alemlere gitmenin harcattığı eforla kalıyorum. 

Unutmamak için parmağa ip bağlamak gerekse idi, benim de fotoğraftaki gibi parmağımda çamaşır ipi ile dolaşmam gerekirdi.

Arz ederim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Konuyla ilgili fikrinizi beyan etmek için lütfen ilgili alanları doldurunuz.